Okumaya başlamadan önce ufkunuzu açacak bir sözle başlamak istiyorum:
Duyabileceğimiz en güzel duygu, bilinmeyen karşısındaki heyecandır. Artık şaşmayacak kadar bildiğini sanan ve hayrete düşme duygusunu kaybeden kişinin ölüden farkı yoktur.
(Albert Einstein)
Öğrendikçe kafamdaki soru işaretleri artıyor, hiçbir şey bilmiyor gibi hissediyorum. Sebeplerini bilmediğim hatta hiç farkında dâhi olmadığım bir konuyu öğrendiğimde bu duyguya kapılıyorum. Bazı şeyleri üstünden çok uzun zaman geçtikten sonra öğrendiğimin farkına vardım ve neden erken öğrenemediğimi düşünmeye başladım. Bu merak öyle bir noktaya geldi ki artık öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini araştırma gereği duydum.
Sizlere etkili öğrenme üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşmak istiyorum:
okuduklarımızın %10'unu;
işittiklerimizin %26'sını;
gördüklerimizin %30'unu;
görüp işittiklerimizin %50'sini;
söylediklerimizin %70'ini;
yaptığımız şeyler hakkında söylediklerimizin %90'ını akıllarımızda tutmaktayız.
Sonuçlar oldukça net gösteriyor ki; kendi yaptığımız, deneyimlediğimiz ve aktardığımız bir durum olduğunda etkili öğrenme gerçekleşiyor. Uzmanlar öğrenmeyi “yaşantı sonucu meydana gelen kalıcı davranış değişikliği” olarak tanımlamakta.
Bu yüzden aslında bana aktarılan birçok bilgiyi hala tam olarak öğrenmiş değilim. Benim için "öğrenmek" gerçekten emek, zaman ve cesaret isteyen bir kavram.
*Bu arada etkili öğrenme üzerine yukarıda paylaşmış olduğum istatistikleri aldığım makaleyi şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum. Öğrenme süreçleri ve öğrenmenin psikolojisi hakkında yazılan makaleyi okumak için tıklayınız.
Önceki
Karakter
Etik Sahibi Olun
Sonraki
Yazı No: 20